Friday, August 26, 2011

The Books I Read List 2011-Okuduğum Kitaplar Listesi 2011

I didn't do the 'Books I Read List' this year and half of the year is passed! This year wasn't a great year of reading for me so far, besides some exceptions. Let's see what I read so far:

Yılın başından beri bu listeyi yapmadım, artık zamanı geldi de geçti bile. Bu yıl bir kaç iyi kitap okusam da, nedense kitaplardan yana yüzüm çok da gülmedi henüz. Bakalım bugüne kadar neler okunmuş:

January/Ocak




Justine/Marquis de Sade: For some time, my step mom was talking and talking about this book, so I thought of recommending it for my book club. When I read it, I realized that she wasn't talking about the book, but the movie 'Quills' -which was a great movie by the way-. The book isn't great itself, with our naive, stupid heroine Justine and her adventures of continuous rape and misfortune. It may have been a controversial book at its time, but today it doesn't matter all that much. I strongly recommend you to read 'The 120 Days of Sodom' from Sade instead.

Bu kitabı uzun süredir babamın eşi (step-mom) anlata anlata bitiremiyordu. Ben de ona kanıp bir de kitabı kitap kulübünde okuttum. Okuyunca ortaya çıktı ki aslında onun anlattığı bu kitap değişmiş, 'Quills' filmiymiş. Film güzeldi vesselam, kitaba gelince Justine adlı saf hatta su katılmamış salak kızımızın tecavüzden tecavüze koşan hayat hikayesi, o dönemde şok edici olabilir ama, bugün için kitabın pek bir değeri kalmadığını söyleyebilirim. 'Sodom'un 120 Günü' tercih edilmeli.





Anna Karenina/ Tolstoy: You can read my review about Anna Karenina in here. It was a reading of my book club and the rare books that didn't disappoint me this year...

Anna Karenina yazımı buradan okuyabilirsiniz. Yine kitap kulübüyle okuduğum bu kitap yılın nadir hayal kırıklığına uğratmayan kitaplarından.









February/Şubat: 


The Gun Seller/Hugh Laurie: You must know by now that I'm deeply madly in love with Hugh Laurie (a.k.a. House MD). So when I saw this book, I needed to immediately order it from Ebay. Now, I cannot say anything negative about his acting or his music, but the book was too much Brit humor, too masculine a little bit geeky for my taste.

Hugh Laurie'ye (a.k.a. House MD) olan aşkımı bilen bilir. O yüzden bu kitabı görünce, bir de İngilizce okuyacağım diye tutturup E-Bay'den asıl dilinde aldım. Laurie'nin oyunculuğu ve müzisyenliğine zerre laf edemem, ama bu kitap beni hiç açmadı. Fazla İngiliz mizahı, fazla maskülen, biraz da şapşal bir kitap izlenimi bıraktı bende.



March/Mart


Sunset Park/Paul Auster: Another disappointing book and another reading for the book club. In fact, since I don't expect much from Auster anymore, saying it was disappointing wouldn't be so true, but it was sad to see a book that starts so promisingly to turn into a cold distanced tale about a family drama and meaningless teenage angst. Another manufacture from the Auster factory which you can totally miss.
İşte hayal kırıklığına uğratan bir kitap daha. Gerçi Auster'den artık çok şey beklemediğim için hayal kırıklığı demek pek doğru olmaz ama, güzel başlayan bir kitap nasıl bu kadar karıştırılıp sıradanlaştırılır aklım almadı. Aile dramasına karışan ergen bunalımları, nedensiz çılgınlıklar yapan ergen karakterler ve öykünün içine sokmayan bir anlatımla, Auster fabrikasının bu son hadisesi okunmasa da olurmuş.



Bir Gün Tek Başına/Vedat Türkali: İşte bu yılın nadir iyi kitaplarından biri! Kitap kulübünün yılbaşı hediye çekilişinde uyumsuz tarafından şahsıma hediye edilen bu kitapla ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki. Bir nesili yok eden siyasi olaylarla hesaplaşma ve insana dair içinde çok önemli şeyler barındıran, bunları ise gündelik bir dille, sıkmadan ve okuyucunun gözüne sokmadan vermeyi başarabilen çok özel bir kitap 'Bir Gün Tek Başına'. 'Tutunamayanlar'la birlikte baştacı edilmesi gereken kitaplardan biri.









April/Nisan


Kürk Mantolu Madonna/Sabahattin Ali: Yine bu yıl yüzümü güldüren ve okumak için oldukça geç kaldığım bir kitap. Sabahattin Ali'nin akıcı güzel Türkçe'siyle, İstanbul'dan Almanya'ya uzanan ölümsüz bir aşk hikayesi. Ama her şeyden önce Türk Edebiyatı'nın en önemli eserlerinden biri.















To The Lighthouse/Deniz Feneri- Virginia Woolf: I read this book for the book club again and no one except me liked the book (which I loved). You can read my review in here.

Kitap kulübünde okuduğumuz ve benim dışında herkesin nefret ettiği güzide Woolf klasiği. Yazıma buradan ulaşabilirsiniz













May/Mayıs


Şairin Romanı/Murathan Mungan: Bu kitapla ilgili söyleyebileceğim tek bir şey var: okumayın! Niye derseniz, şuradan yazıma göz atabilirsiniz. Ömür törpüsü bu kitap da yine kitap kulübü okumalarından.

















June/Haziran


The Dispossessed/ Mülksüzler- Ursula Le Guin: I re-read this utopia novel from Le Guinn this time in English. One of the best utopias created in the literature history!

Çok sevdiğim bu Ursula Le Guin ütopya/distopyasını bu kez de İngilizce aslından okudum. Edebiyatın en iyi ütopya kitaplarından biri.













The Wall/Duvar-Jean-Paul Sartre: The book is a selection of 5 stories by Sartre and the book, especially the story 'The Wall' is considered to be one of the best existentialist literary piece of all times. This is a fair consideration, alongside with the powerful story of the last night of 3 prisoners condemned to death 'The Wall', my favorite story of the book 'Intimacy' which studies the womanhood and sexuality, the turmoil of a man's soul who wants to become a mass-murderer 'Herostratus', 'The Room' which is a story about madness and the development of a 4 year old rich boy into manhood 'The Childhood of a Leader' creates the book.

5 varoluşçu hikayenin toplandığı bu kitap, özellikle de 'Duvar' hikayesi Sartre'ın en başarılı eserlerinden sayılıyor. Böyle sayanlar çok da haklılar, İspanya iç savaşı zamanında kurşuna dizilmeyi bekleyen 3 mahkumun son gecesini betimleyen çok güçlü bir hikaye olan 'Duvar'ın yanında, benim favorim kadın olma ve cinsellik üzerine 'Özel Yaşam', kafasına seri katil olmayı takmış bir adamın gelgitlerinden oluşan 'Herostratos', delilik üstüne 'Oda' ve 4 yaşından yetişkinliğe kadar bir çocuğun gelişim hikayesi 'Bir Yöneticinin Çocukluğu' kitabın 5 öyküsünü oluşturuyor.




July/Temmuz


Snuff/Ölüm Pornosu-Chuck Palahniuk: This was also a reading for my book club. You can read my review in here.

Yine kitap kulübünün okuması olan ve ülkemizde malum tartışmalarla gündeme oturmuş bu kitapla ilgili yazımı şuradan okuyabilirsiniz.















Miramar-Necib Mahfuz: I'm writing the review of this marvelous modern Egyptian tale that I read for the book club as soon as possible...

Yine kitap kulübünün okuması olan bu şahane kitapla ilgili yazımı daha yazamadım. Ama yakında bu modern Mısır masalını blogda okuyabilirsiniz.
















My Sister, My Love. The Intimate Story of Skyler Rampike-Joyce Carol Oates: 
I liked Oates' 'Haunted: The Tales of the Grotesque' a lot, so I immediately bought this book when I saw it. The book is a fictionalized account of the beauty pageant queen JonBenét Ramsey's murder, through the eyes of her older brother. While looking for clues of a never-solved murder, it criticizes the American family and society. It's an interesting books in some aspects, but not an entertaining read. Like most critics say, while some of the Oates' books are marvelous, others fail to deliver.
Oates'un 'Lanetliler'ini çok sevdiğim için bu kitabı görünce hemen aldım, ancak maalesef bu da hayal kırıklığına uğratan kitaplar arasına girdi. 15 yıl kadar önce Amerika'da bir çocuk güzellik kraliçesi olan JonBenét Ramsey'in ölümünün üzerine yazılmış bu kurgusal kitap, olayları kraliçenin kardeşi Skyler gözünden anlatıyor. Bir yandan hiç çözülememiş bu cinayete dair ipuçları ararken, diğer yandan da Amerika aile-toplum sistemine karşı giydirmelerde bulunuyor. Bazı yönleriyle ilginç bir kitap sayılsa da, okunması keyifli bir kitap olamıyor. Eleştirmenlerin dediği gibi Oates'un bazı kitapları çok iyiyken, diğerleri hayal kırıklığına uğratıyor demek ki.




Cumhuriyet'in Divası: Müzeyyen Senar- Radi Dikici: Canım divam Müzo'mun hayatı, kendi ağzından Radi Dikici aracılığıyla anlatılıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi çok renkli, biraz dertli ama çok keyifli bir hayat hikayesi. Ayrıca bu kitapla Cumhuriyet dönemi Türk Sanat Müziği'nin tarihini öğreniyor, yanında verilen CD'yle de Müzeyyen Senar'ın billur gibi sesinden iyi seçilmiş parçalar dinleyebiliyorsunuz. Bir de kitabı okursanız Zeki Müren'in ne pis, ne adi bir adam olduğunu görüyorsunuz ki (aslında Müzeyyen Senar onu hep korumaya çalışsa da), müzik güneşimiz hakkındaki bu bilgiler ışığında şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Zeki Müren Türk Sanat Müziği'ni yaşatan değil toprağa gömen kişi olmuş gerçekten de. Kitabın tek değiştirmek istediğim yanı Radi Dikici'nin anlatımı, Senar'ın kendi ağzından verilen kısımlar çok keyifliyken, Dikici'nin biraz didaktik, biraz da yalaka yazımı kitaba yakışmamış.


August/Ağustos


Before You Sleep/Sen Uyumadan Önce- Linn Ullmann: The novel of the daughter of Liv Ullmann and Ingmar Bergman was my recommendation for my book club this month. I will write about it as soon as possible, but I can easily say that this was a book that everyone in the club enjoyed. (Which is a rare thing, let me tell you)

Liv Ullmann'la Ingmar Bergman'ın kızları Linn Ullmann'ın bu kitabı benim kitap kulübü için önerimdi. Yazı yakın zamanda burada olacak ama şunu söyleyebilirim ki, tüm kulübün severek okuduğu, keyifli ve iyi yazılmış bir kitap.








Her Temas İz Bırakır-Emrah Serbes: Benim gibi Behzat Ç. fanatiği bir insan için yine geç kalınmış bir kitap. Yalnız şunu söylemeliyim ki, herkes kitabı daha iyi dese de, ben diziyi daha çok sevdiğimi fark ettim. Bunun ne kadarı Erdal Beşikçioğlu'nun oyunculuğu ve karizmasından, ne kadarıysa "la" yerine çok kabaca "lan" denmesinden kaynaklanıyor bilemiyorum.  














Ölümsüz/Sadık Yemni: Pisi'ciğimin güle güle kitaplarından Ölümsüz'ü okumaya yeni başladım. O yüzden yorumu sonraya saklıyorum. Şimdilik ilginç diyebilirim.



No comments:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails