Sunday, April 25, 2010

Şehirden Kaçış/Escape From the City



 Dün size Salacak Kahvesi'ni ballandıra ballandıra anlatmıştım, yalnız fotoğrafları yoktu, bu sabah o eksikliği de kapattım.



 İşte kahve burası, eski Salacak İskelesi, tabii sahil şeridi doldurulunca iskeleye de kahve olmak kalmış. Hafta sonu ana-baba günü, pek hoş değil, hafta içi daha keyifli, genelde o zaman Salacak'ın entelleri takılıyor, ki Salacak da entel nufüsu bol bir yerimizdir.

Evim Salacak'a 10 dakika uzakta, Üsküdar'ın tek güzel yeri, cenneti... Çok seviyorum Salacak'ı, ama fiyatları ortada, şimdilik orada oturmak sadece hayal. Neyse, bir güzellik yaptılar bizim mahalleyi Salacak Mahallesiyle bağladılar, artık resmen Salacak Mahalleli bir insanım:)


Burası arkası, hayalimdeki evler....


Kayalıklar, arkada da tersane...


Ve manzarası...

Gelelim şehirden kaçmamın yeni fotoğraflarına. Bu gözlemeciden de daha önce bahsetmiştim, ama hiç fotoğrafını çekmemiştim daha önce. Burası babamla Şile'ye giderken yolda kaybolunca denk geldiğimiz bir yer, size daha önce de bahsetmiştim. Üvezli'ye girmeden önce, kuytu köşede bir yer, eski Şile Yolu zamanında buradan geçiyormuş, ama yeni yolu yandan geçirince burası böyle kuytuda kalmış, iyi ki de kalmış. Bir Gürcü göçmeni çift işletiyordu, çok komiklerdi, maalesef birkaç ay önce adamcağız vefat etti, kadın tek başına kalınca da o neşeli hali gitti, ama bayağı akraba olduk artık gide gele, misal daha Perşembe oradaydık, Pazar yine gittik:)



Hem Şile yolunda, hem de Polonezköy'ün oralarda, sürekli yol üzerlerinde 'garden'lar ve 'country club'lar var, amaç şehirde tek bir yeşil görmeyen insanlar biraz yeşil görsün. Şehirli insanın özellikle yaz aylarında aşermeye başladığı bir durum. Şehirden bir saat uzakta bir sürü köy var, ama şehirli insan şunu unutmuş ki, yeşil demek çamur demek, hayvan demek, böcek demek, n'apıyorlar, böyle hiçliğin ortasını çitle örüyorlar, çoğunluk yere iki puf atıyorlar, sonra sizden kıra gitmek için giriş ücreti istiyorlar. Nefret ediyorum böyle yerlerden, kır istiyorsan, işte yanı göz alabildiğine yeşil, ne ararsın öyle clublarda gardenlarda... Kırın da tadını yine köylüler çıkarıyor, oh börekler hazırlanmış, yayılıyorlar çime, çocuklar top oynuyor, kimse de giriş ücreti istemiyor. Neyse, yeterince çemkirdim, işte ben bu yüzden bu gözlemeciye bayılıyorum, yeşilin ortası, sessiz, sakin... Bir de gözlemeleri çooook güzel. (Aslında onların da fotoğrafını çekecektim, ama çok acıkmışım hepsini yedikten sonra aklıma geldi)

Ve karşısındaki boş alanda papatyalar açmıştı, yerlerde yuvarlandım fotoğrafları çekmek için.





Papatya tarlası....

No comments:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails